Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “3. Dünya savaşı konusunu ciddiye alıyoruz, böyle bir risk var” sözleriyle ihtimali gündeme getirmiş bu sözler kamuoyunda yankı uyandırırken soru işaretlerine de neden olmuştu.
Fidan’ın o sözlerinden bu yana uluslararası gelişmeleri değerlendiren Gazeteci Mehmet Y. Yılmaz, o riski yazdı. ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Netanyahu görüşmesinin ardından adeta Filistinlileri yok sayan açıklamaların emperyalist sömürgecilik döneminin geri gelişi olarak değerlendiren Yılmaz, T24’teki yazısında şunları söyledi:
DÜNYA DİKEN ÜSTÜNDE: KORKUTAN GELİŞMELER
Sanki dolu dizgin Üçüncü Dünya Savaşına doğru gidiyoruz. Birinci ve ikinci dünya savaşlarına giden süreçteki siyasi figürleri bugün de görüyor gibiyiz ve bugün çoğunun elinde o günkülerle kıyaslanamayacak kadar öldürücü silahlar var.
Soykırım suçlamasıyla Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanacak İsrail Başbakanı Netanyahu, ABD Başkanı Trump ile görüşmesinin ardından dinci faşist kimliğine uygun olarak İncil’e atıf yaptı.
İncil’in, “İsrail halkının aslanlar gibi yükseleceğini” yazdığını söyledikten sonra Trump ile fikir birliği içinde olmanın mutluluğuyla “Ve biz bugün yükseldik, Yahuda Aslanı’nın kükremesi Orta Doğu’da yüksek sesle duyuluyor. İsrail hiç bu kadar güçlü olmamıştı” dedi.
ABD Başkanı Trump’ın Filistinlilere insani yardım sağlayan Birleşmiş Milletler kuruluşlarından ABD desteğini çekmesine değinerek, “Bayanlar ve baylar, bunların hepsi sadece iki haftada oldu. Dört yıl sonra nerede olacağımızı hayal edebiliyor musunuz? Ben edebiliyorum” dedi.
Olup bitenlere bakınca ben de dört yıl sonra nerede olabileceğimizi tahmin ediyorum
Trump’ın emperyalist hedefleri arasına Panama Kanalı, Grönland, Kanada ve Ukrayna’nın madenlerinden sonra Gazze’yi de eklemesi, sanki 19. yüzyıldaki emperyalist sömürgecilik döneminin geri geldiğini gösteriyor gibi.
Ve Trump bu konuda yalnız da değil.
‘DOLU DİZGİN 3. DÜNYA SAVAŞI’NA DOĞRU GİDİYORUZ’
Rusya’nın ve Çin’in de kendilerine göre “gözlerini diktikleri” topraklar, ülkeler, adalar vs. var ve ABD’nin bu fütursuzluğunun emperyalist iştahları daha da kabartması, iştah duymaktan daha ileri bir seviyeye taşıması mümkün.
Sadece onlar da değil elbette.
Kendisini “bölgesel güç” zanneden çok sayıda küçük otokrat ve diktatör de benzer emperyalist rüyalar görüyorlar.
Zengin koltan rezervlerine göz dikilmiş Kongo’nun başına gelenler gibi!
Ruanda, komşusundaki M23 isyancı hareketini de yanına alarak ileri bir adım attı. Buna karşı dünyanın yapabildiği demeç vermekten ibaret.
Komşusuyla böyle derdi olan ülkelerin tam listesini yayınlasak sayfalar doldurabiliriz.
Ayrıca Trump’ın gözünü diktiği Ukrayna madenlerinde, Grönland’da ve Panama Kanalı’nda başka gözler olabileceğini de tahmin etmek zor değil.
Rusya’nın, Çin’in ve Polonya’nın bu paylaşımdan bir şeyler koparmak istemeyeceklerini garanti eden kim?
Hindistan, Pakistan ve Çin’in birbirleriyle zaman zaman küçük çaplı silah da kullanılan çözemedikleri meseleleri var.
Kuzey Kore’nin manyak diktatörünün en büyük zevki zaten “askercilik oynamak.”
Ve dünyanın talihsizliği de şu ki emperyalist paylaşım kavgasının en çok kızışıp, birinci ve ikinci dünya savaşlarını patlattığına benzer bir siyasi iklim de ülkeleri titretiyor.
Elini sallasan diktatöre ya da kendisini dev aynasında gören bir otokrata çarpıyor.
Batı demokrasileri kendi içindeki ırkçı-dinci faşistlerle baş etmeyi bırakın, onların büyüyüp, serpilmeleri için verimli bir ortam da yarattılar.
Sanki dolu dizgin Üçüncü Dünya Savaşına doğru gidiyoruz.
O günlerin siyasi figürlerini bugün de görüyor gibiyiz: Ve bugün çoğunun elinde de o günkülerle kıyaslanmayacak kadar öldürücü silahlar var.
Netanyahu gibi ben de dört yıl sonra nerede olabileceğimizi hayal ediyorum ama gördüğüm şey beni hiç mutlu etmiyor.
Bilal ez-Zuheyri, Detroit banliyösünde bir caminin imam-hatibi. Michigan’daki Müslüman Arapların çoğu gibi o da seçimde Trump’ı destekledi.
ABD seçiminden hemen önce “biz Müslümanlar Başkan Trump’ın yanındayız” demişti.
İmam Ez-Zuheyri, Trump’ın Gazze’deki savaşı sona erdirmeyi vaat ettiğin ve bunu yapabileceğini de söylüyordu.
Soykırımcı, dinci faşist İsrail Başbakanı, önceki gün ABD’de resmi bir ziyaretteydi.
İkilinin görüşmesinin ardından Başkan Trump, Gazze’deki savaşı nasıl bitireceğini de açıkladı.
Gazze’nin artık tamamen yerle bir olmuş devasa bir yıkım alanı olduğunu söyleyen Trump, “ABD, Gazze Şeridi’ni devralacak ve orada bir iş yapacağız. Oraya sahip olacağız ve sahadaki tüm tehlikeli patlamamış bombaların ve diğer silahların sökülmesinden, yıkılmış binalardan kurtulmaktan sorumlu olacağız” dedi.
“Filistinlilerin Gazze’ye geri dönmek istemelerinin tek nedeni başka alternatiflerinin olmaması” dedikten sonra da bölgedeki yaklaşık 1,8 milyon Filistinlinin komşu ülkelerde inşa edilecek birden çok yeni yaşam alanına gideceğini ve orada daha iyi şekilde yaşayacağını savundu.
Gazze’yi devralmak için gerekirse asker de gönderebileceğini söyleyen Trump, “bence orayı uluslararası, inanılmaz bir yer haline getireceksiniz. Gazze Şeridi’ndeki potansiyel inanılmaz. Orada tüm dünyadan temsilciler olacak ve orada yaşayacaklar. Tabii Filistinliler de orada yaşayacak. Tarihten ders almak zorundasınız. Tarihin tekerrür etmeye devam etmesine izin veremeyiz. Olağanüstü olabilecek bir şey yapmak için elimizde bir fırsat var” dedi.
Netanyahu, Trump’ın bu sözlerini mutlu bir tebessümle dinledi.
Ben de imam Ez-Zuheyri’yi merak ettim.
Bu açıklamayı dinlerken acaba yüzünde nasıl bir ifade vardı, görmeyi çok isterdim.
More Stories
İsrail’in Maalka Köyü’ndeki İşgali
İstanbul’da yasa dışı bahis operasyonu: Gözaltılar var!
Sadece 5 dakika yakınında olmanız sizi öldürebilir: Dünyadaki en ölümcül nesne…